Niçin şu sıralarda bir Rosa Luxemburg biyografisi? Çoğu kişi Rosa Luxemburg’un ismini gerçekten de
bilir, ama çağrıştırdığı şeyler belirsizdir – Alman, Yahudi ve devrimci;
uzayabildiği kadar uzar.. diye söze başlamıştı P. Nettl, sekizyüzü aşkın sayfa toplamında
okura sunduğu Rosa Luxemburg biyografisinde.*
Haklılıktı.
İlgili her kişi çevre ya da siyasal
örgütlenme, ideoloji/tarih karşısındaki duruş biçimine bağlı olarak bir
yaklaşım önerdi Rosa için. Toplumbilimci P.Nettl’in de yaptığı bu; Rosa
Luxemburg imgesini kendi kavrayışında biriktirdiği çağrışım imgeleriyle
tanımladı, renkli ve zengin anlatımla fotoğrafladı. Bunda kimi tartışılabilir
yaklaşım, gösterme ve tanımlama/kategori oluşturmalar bulmak fazlasıyla
olanaklı. Ne ki bu ayrı bir tartışma konusu. Şimdi, Amerikalı toplumbilimci
P.Nettl tarafından yazılan bu kapsamlı biyografide, Rosa Luxemburg’un mücadele ve yaşam seyir defteri, şimdiye
kadar yeterince bilinmeyen pek çok çarpıcı ve renkli sayfalar toplamı olarak
sunuluyor. Öncelikle ve özellikle anlamlı olansa, ideolojik ve tarihsel bir
gerekirlik olarak Rosa’nın; kuramcı ve eylemci yaşamıyla durduğu yerde,
tanıklığa çağrılan tarihle etkili bir bildiri olarak yine tartışmaya
sürülmesi..
Bu tarihsel bildirgenin yüksek sesle
okunmasına gereksinmemiz vardı.
Gereksinmemiz var çünkü; 1848 Devrimi
yenilgisini sorgularken; Eğer yenilmişsek, yapmamız gereken tek şey,
baştan başlamak.. diyen Engels’in tarihsel önemdeki suflesini; Devrim, nihai zaferin bir dizi ‘yenilgilerden’
geçerek hazırlanabildiği tek savaş biçimidir.. diye üstlenmiş Rosa, ve bu uğurda
yaşamını ortayere koyabilen, onu ölümle ifadeleyebilen bir yüreklikti.
Gereksinmemiz vardı çünkü daha onaltısında O, güneşe kanat açan Ikarus’tu..
Tarihin tanıklığı bu; Proletariat’ın seçkin
önderlerinin ( Kunicki, Bardowski, Ossowski ve Pietrusinski ) Ocak 1886’da
Varşova Kalesi’nde asılmalarının, diğer yirmiüç önderin tutuklanıp ikiyüz
militanın da sürgün edilişinin ardından, henüz onaltı yaşında bir öğrenci olan
Rosa Luxemburg, sözkonusu örgütlenmeden sonraya kalan illegal hücrelerden
birinde örgütlü bir militandı. O uğraktan başlamıştı tarihsel yürüyüşüne, ve
hiç durmak bilmedi.
Bu yürüyüşe daha
yaklaşalım çünkü gereksinmemiz vardı.
Yadsınamaz ki askerlerin dipçik darbeleri
artı kurşunlarla gerçekleşen trajik ölümü; Lenin’le ulusal sorun, denokrasi ve
parti konularında giriştiği tartışmalardan, ve bizde yayınlanmış kimi
çalışmalarından, ama kesin bir eksiklikle tanıyabildik ancak.
Yaklaşalım.
İlk
büyük tartışmanın öncülerinden; sosyal
reform mu sosyal devrim mi tartışmasında sosyal devrimin
üstlenicilerinden ve öncülerinden olan
Rosa, bu tarihsel tartışmanın yeni içeriklerle yeniden gündeme geldiği günümüzde sosyal devrim
savunuculuğunda geleneği yeniden
kurmakta kararlı bir uğrak, geleceğe dönük toplumsal projede hak edilmiş bir
umut ve Marksist ütopyayı yeniden tanımlayışta yetkin bir kavrayıştır.
Nitekim bu büyük tartışmada sosyal
devrimin bayraktarlığını yapan Rosa, kapitalizmin ehlileştiğini savunan; kapitalist toplumun ileri aşamasında sınıflar
arası çelişkiler yumuşamakta ve sendikal mücadele ve sosyal reformlarla
kapitalist sömürünün ortadan kalkacağını.. vaazeden Bernstein’in sınıf
uzlaşma-cılığını reddetmişti… reddedilmeliydi ki geleneği yeniden kurup
geleceği bu zeminde hazırlarken bir daha reddedilmelidir!
Reddedilmeli
çünkü organizmayı kötürümleştiren, yaşam damarlarını kireçlendiren
Kautsky-Bernstein kılıklı, öyle
ama yine de.. (ya da) daha çok, daha az.. bir yandan, öte yandan vb oportünist kekemelik aynı duruş
biçimi ve söylemle, emperyalist kuşatma ve yıkıcılıkla saf tutup bu tarihsel yürüyüşün önünü kesmeye
çalışmaktadır.
Reddedilmelidir çünkü-ve yine Rosa’nın
söylemiyle- ..hiçbir
soylu ideal bu denli alçakça ihanete uğrayıp ayaklar altında çiğnenmedi.. işte, ve yine bu nedenle, güncel
gerekirliklere de ideolojik ve tarihsel öncül/arkaplanlarla birlikte yaklaşmak
gerekmektedir. Rosa Luxemburg, öznelerinden olduğu tarihsellik içinde böylesi
bir gerekirliğinde karşılığı olan anlamlılıktı:
Emperyalist savaş
kredilerine beyaz oy vererek uluslararası devrimin yıkımı pahasına savaş
çığırtkanlığının omuzbaşında duran sınıfişbirlikçi sosyal-demokrat parti
önderlerine karşı verdiği sınıfuzlaşmaz kavganın R. Luxemburg’u, savaş yıkımı süresince
aynı anti-militarist kararlılığı uzun tutukluluk yıllarındaki direnişinde, Ekim
devrimi katılımcılığı, destekleyiciliği ve eleştiriciliğinde de koruyarak
kendine özgü duruş biçimini ölümüne değgin korumuştu.
Sosyalizm için verilen kavga, dünya tarihinin
gördüğü en zorlu içsavaştır.. diyen Rosa Luxemburg’un bu
savaşçılığını sosyalist örgütlenmeler ve bir üst disiplini olarak proletarya
diktatörlüğü altında sınıf mücadelesinin sürdürülmesi, devrimin sürekliliğinin
sağlanması anlamlılığında bulgulamak öğreticiydi;
Gereksinmemiz vardı çünkü O, devrim için
mücadele kararlılığıyla özdeş kendisini
eleştiren devrimdi!
Daha yaklaşalım,
İçinde/önsafında
durduğu SDKPİL ve uluslararası devrimci
hareket pratiğinde de görüldüğü üzre; devrimin kazanılması kadar bu kazanımın
sürdürülmesi, parti/sınıf ilişkisi ve diyalektiği, bürokratik dayatma ve
yıkıcılığa dikkat çekişinde, kurumsallaşan bürokratik parti önderliğini
eleştiriş ve sosyalist demokrasiyi başlığa çıkarışı yığınsal insiyatif ve eylemlilikle buluşturup
gerçekleşebilir kanıtlı Marksist ütopyanın belirsizleştirilmemesi için tarihsel
önem-deki uyarısında, iktidar ve politika yapış biçimi vb sorunlardaki
duyarlılığı ile enternasyonal devrim ve daha özelde Bolşevik devrimi coşkuyla üstlenişinde
de kendisini eleştiren devrimdi..
Rosa Luxemburg’un
biyografisini yazma amacını “..bir kişinin, bir hareketin ve bir çağın tarihini
yeniden kurmak..” olarak açıklayan P. Nettl, bu ürün kanıtıyla geçmişi tek
prizmadan gösterme ve diğer görüntüleri flulaştırma, küllendirme ve
sevgisizliğe, ve özellikle de imha diyalektiğine karşı özgün bir yaklaşım
getirirken, yanılgıları ve tarihin şimdisinde de karşılığını bulan
haklılıklarıyla kuramcı ve eylemci Rosa Luxemburg’u anlamlılığı yeterince fark
edilmemiş bir armağan olarak tartışma gündemine sunuyor yeniden:
Gereksinmemiz vardı
çünkü O; F. Mehring’in Marx’tan
sonra gelen en yetkin beyin.. ve C. Zetkin’in, keskin
bir kılıç, canlı bir devrim alevi.. dediğiydi, ve Lenin’in görüntülemesiyle; O, bir kartaldı, hala da bir kartaldır. Rosa
Luxemburg, bütün dünya devrimcilerinin anısında aziz olmakla kalmayacak,
eserleri bir çok devrimci kuşağın eğitimi için çok faydalı bir ders.. olacaktır.
Üstleniyoruz çünkü
gereksinmemiz vardı. Sakinoluncuların kundakçısı bu eylemci marksist kuramcının
tartışma gündemine kendisini yine bir bildiri gibi sürmesine (sosyalizmin
liberalize edilmesi çırpınışlarına karşı da ) öncelikle ve özellikle
gereksinmemiz vardı, çünkü sosyal reform ihanetine karşı sosyal devrim
kararlılığını yeni içeriklerle ifade eden devrimci kuşağımız için yine öğrenme
ve nihai zafere giden yolda atlama taşları
olarak görülmesi gereken kaçınılmaz yenilgilerden ve ilişkin pratiklerden
teorik sonuçlar oluşturup, devrimi yeniden kazanmak amacıyla, yeniden başa
dönmek gerekiyor..
Başa dönüp yine en
başta söylemek gerekiyor ki;
Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz. Devrim daha
yarın olmadan, ‘zincir şakırtıları içinde yine doğrulacaktır! Ve sizleri dehşet
içinde bırakıp, trompet sesleri arasında şunu bildirecektir:
Vardım, varım,
Varolacağım!
.
Spartaküst bir
haklılığın emperyalist burjuvazinin yargıçlarına meydan okuyuşuydu Rosa
Luxemburg ve trajik ölüm anına değgin devrimin sürdürülmesi kararlılığıyla bu
tavrını sürdürürken tarihin şimdisine de meydan okuyuşunu yineliyor işte:
VE ARTIK HAKKIMDA HÜKMÜNÜZÜ VERİN!
Öneriyorum,
Daha yaklaşalım..
*ROSA
LUXEMBURG (Biyografi Cilt 1)
Peter NETTL, ATAOL YAYINCILIK
Mehmet Çetin
Yüzyıl Dergisi
31 Mart 1991
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder