gümüşî sözler
s.
o gümüşî sesiyle zaman söyler bunları
dağları yine baştan çıkarıyor yaz atları
kırlara övgü gibi serpilirken gölgeleri
dağa suya ağaç ile ormana ya xızır’a
çocukluk hatrına susan o günlerin
sisiyle, terkisinde zamanın
menekşe kokan sesleriyle kadınlar
orada öperdi suları sırları çocukları
delilo tamzara karaçor cün oyunları
ağırlar masalları o uzun kış geceleri
vacuğê’da menekşe şenliğiydi mayıs
diyor kuşlar, hay emaneti nar sesiyle
8 Mart 2010 Pazartesi
4 Mart 2010 Perşembe
Can Yücel'le söyleşi/Mehmet Çetin
Değişik
Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer ne buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız!
Rengi başka, tadı başka.
''Seke seke geldim de,
Seke seke gidiyorum...''
-Mehmet Çetin:''Başka türlü birşey, benim istediğim'' diyorsunuz; şiirinizde ''istediğiniz'' dünyanın nasıl olduğunu söylemiyorsunuz, ama sesiniz hayli gür ve isyankar, sanki nasıl bir dünya istediğini biliyor; bizim de ''hayat bilgimizin'' bahar sayısı, yarına dönük, nasıl bir dünya; ''ütopya ve kolektif birey'' olduğuna göre, şimdi ''nasıl bir dünya istiyorsunuz''.
-Can Yücel: Nasıl bir dünya istediğim sorusuna cevabım, parti programı olacak değil tabii. Benim gördüğüm kadar, insanların birbirlerine daha hakperest, daha sevecen davrandıkları, daha uyumlu yaşayabildikleri, daha doğrusu; sınıfların ve sınırların ortadan kalktığı, insanın birbiriyle, doğayla ve evrenle bir bütünsellik içinde yaşayabildiği bir dünya. Elbette, bir takım geçiş evreleri olacaktır bu dünyanın kurulmasında. Buralarda hatalar olacaktır, bu hataların acıları çıkacaktır. Ama, bizim istediğimiz dünyanın işareti 1848 yılında verilmiştir. Bizim tarihimize bakılırsa, ancak ortada yüzelli senelik bir geçmiş vardır, halbuki karşıtı olan burjuva düzeninin neredeyse bin yıllık bir geçmişi olduğuna göre, bugünkü hataları hiçbir zaman bizim dünya görüşümüzün iflası halinde, sona erdiği biçiminde yorumlanmamalıdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)