TEORİDE ALAYLI
PRATİKTE MEKTEPLİLERE REDDİYE YA DA MEHMET ÇETİN
''ağzına söz şiir,
yürek dersen ateşkessiz
aşak ve incelik
neredeyse sen hep ordasın
ordasın: döğüşken
ömrün onurunca... orda''
M.Çetin
83'sonrasında
sanat-kültür alanına ve özellikle de edebiyat şiir alanına sosyalist öznelerin kitlesel yönelimini
yaşadık. Radikal bir tarih içinden geliyorlardı. Bir yığılma, arayış, yüreğin,
öfkenin, niceliğin apar topar karaya vuruşuydu bu. Naifti, doğaldı... Gözükara
ve pervasız bir kıvamdaydılar. Dağarcıklarında birazcık teori, daha çok koşarak
yürünen dar pratikçi bir tarih içinden geliyorlardı. Birikmiş sözleri vardı
söylenecek. Gecikmeler coğrafyasına, ağızları dolu dolu estetize edilmemiş bir
söylemle geldiler...
Şimdi
güncelliğin içinde aynı uğrağın bir başka noktasındayız. Bir durulma, mayalanma
ve yetkinliğe sıçramanın 'gerilimini' görmek mümkün. Nicelikten niteliğe,
geçicilikten kalıcılığa doğal ve kendiliğindenlikten örgütlülüğe doğru bir
sancıdır durulmanın içindeki olgu. Öyleyse güncel uğrak ve gelecek yıllar
heveskârlıktan, sosyalist sanatçı olmaya evrilmiş öznelerin eni-konu savaşımına
tanık olacak..
Her sosyalist
özne ve sanatçı adayı bir tarih içinden gelerek M.Çetin'nin deyişiyle,
'döğüşkenlikle inceliğin keşiştiği yer'de buluştu. Bu tarihsel ve güncel
buluşmada kalıcı olmak isteyen sanatçı adayının öğreneceği ilk ders, tek
boyutlu siyasal kimliğin, pratiğin yani sosyalist kültürün bir bölümünü içeren
düzeyin yeniyi kotarmaya yetmediğini anlamak olmalı.
İşte bu ders,
temel bir algıyı, nirengi noktasını işaret eder. Yola bu noktadan hareket
edilecektir. Sosyalist sanatçılar/şairler bu noktada hem kendi yeniden
üretimlerinin/teoride, sanatsal ürünlerde, yaşam tarzında) hem de parçası
oldukları bütünün dönüştürülmesi için kolları sıvamalıdır.
M.Çetin bizce
bütünsel yönelimiyle, taşıdığı tarihten gelen ve tarihe yönelen siyasal,
estetik potansiyelleriyle işi sıkı tutmasıyla nicelikten niteliğe sıçramanın,
kalıcı olmanın izini sürüyor. Aldığı yol azımsanamaz. Rüzgar ve Gül İklimi'nden
sonra, Enver Gökçe ödülünü kazanan 'Birağızdan' isimli çalışması bir doğrultuyu
imliyor. Kazanım sosyalist sanatındır tümümüzündür. 'Birağızdan' sevinmek
gerekiyor.
Şair
doğulmuyor. Doğru bir evrim tarih yaşanarak, genelde kültür, özelde estetik
-sanat alanının, daha özelde de edebiyat/şiir uğrağının kavram ve
kategorilerini sosyalist kültür perspektifiyle içleştirerek maddi güce
dönüştürerek sanatçı olunuyor. Ve bu uğraş yıllar süren karmaşık süreci
içeriyor. Teoride alaylı olanın, pratikte mektepli olması olanaksız. M.Çetin;
''Yani,
sorumluluk olarak anlaşılması gereken, doğru zeminden yükselen ve doğru bir
perspektifin menziline düşmüş yazın/sanat/kültür örgütlenmesi olmalıdır'' derken haklı. Sözüne sösümüzü uyaklıyoruz:
''Birağızdan'' Ne güzel...
eşgalin dağlara
yakıştı adın çocuklara
andımızda kaldı
özün uçurum kuşlarıyla
gittin de mecranda
bunca ırmağı hırçın
bunca yangınla
akranlarını bu sevdayla
ölüm yaralı
yurdunun çağrısına bıraktın
M.Çetin
Sezai Sarığlu
20 Şubat’89/İşçi
Dünyası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder