bu hep acemi hep acem çocuk
dünyanın yalnızlığına üzüldüğü için yazdı
ve ansızın iç çeken biraz hüzünlendi diye izmir'i
düpedüz yakmak için
için için söyledi bir aşkı ve dünyanın üstüne çıkıp ağladı
insanları kaybolmuş kentlerden sözetmek için öylece düşmüştü dünyanın orta
yerine ve görmediği insanların direnen yüzü için yazdı
yüzü için yazdı bir kentten bir kente taşınırken çünkü çocukluğu öğrendi
hiç aklından geçirmezdi ama yazdı bu hep acemi hep acem çocuk bir kentin ortasında
../o tarihten kalmış bir suyun kıyısında bir hüznü söylemiş hep eksilen şeyleri durmadan
ve döndü sol yanına ki giyotin parçalanmış ip kırılmış sepha devrilmiş mi durmadan lorca'yı düşündü
yığınlarla insandı kalbi hiç kimseye hiçbir şey söylemedi başka
../o tarihten kalmış bir suyun kıyısında bir hüznü söylemiş hep eksilen şeyleri durmadan
ve döndü sol yanına ki giyotin parçalanmış ip kırılmış sepha devrilmiş mi durmadan lorca'yı düşündü
yığınlarla insandı kalbi hiç kimseye hiçbir şey söylemedi başka
yasal değildi bu aşk gül kardeşim sen sağol kardeşim sen sağol kardeşim eşkiya güzelliğini sal yurdumun üstüne demekten başka
çiçekler saksılara tutsak olmak istemediği için.
yazdı o güzel kan sıçramasın tarihe. artık kan sızmasın
diye kırmızı kelebeklerin konduğu bir güzel yüzün şakağından. o yüzü ilk öptüğü yerde durmak için.
durmadan orda durmak için. güvercin yaralarını sarmak ve
durmadan orda durmak için. güvercin yaralarını sarmak ve
bir dostun kokusunu özlemek nasıldır demek için yazdı
sıcağıydı aşk bir tuba ağacıydı kutsal kitaplardan kaçıp gelmişti. bunu
son otobüse yetişmeniz için yazdı. hepinizi sevgilisi sandı ama alınmadığınızı bildiği için yazdı.
deniz dalgalıyken güldüğü için ne elini tutan ne de eğilip o acemi o acem dudaklarından öpen biriniz
olmadığı için yazdı
deniz dalgalıyken güldüğü için ne elini tutan ne de eğilip o acemi o acem dudaklarından öpen biriniz
olmadığı için yazdı
yazın başladığı yerdi. hazirandı. başlattı kendisini bir aşk ve ben. aşk olur kekemeliğim böyle bir an. dediğim için. nasıl olur tutsaklık günlerinin hücresine benzeyen bu odada kırılan kar sesi olmalıydı ama yok. ama ben nasıl olur çeker giderim bu kentten. ama ben tuba dallarının yeşiline boğuluyorum durmaksızın. kurtar beni aşk. dediğim için yazdı. sırf bunun için yazdı belki
belki de komşu bahçeden menekşe çalmak için yazdı
sabahtı ve cümle mahlükat uykudaydı.
bir onlar vardı ağlayan kanayan ölen
yazdı ki yok saymayın beni. yakılmayayım dedi.bir bononun kirli kan akıtan yerinde olduğunu saklamadan. bir parça kömürün nasıl bir isyana dönüşeceğini açıklarcasına. artık ömrünün bir çek koçanına nasıl sığmayacağını anlatırcasına yazdı
üşenmeden dönüp gitti çocukluğuna. ömrünün en acemi yerine. akıp duran terine. dünyayı öptüğü sevgilisinin ağzına. erguvan gülüşüne. bu gülüşten. terden ve yeniden bir dünyanın yaratıldığı yere yürümek için. ben yine sürgün olayım. öleyim. bir kentin ya da aşkın ve şiirin delatsında diye yazdı
yazdı en son afrika ya da kafkasya şiirlerini. dağlardan yine seslenen yaralı geyik seslerini. susmuşum böyle sahipsiz kalmasın kalmasın diye yazdı
kenti tragedyasına çağırmak için herkesi
m.ç
izmir, 10 haziran'93
not: yukarıdaki yazı, bir yerde yayınlanmamış olup yazıldığı gibidir. tamamlanmamıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder