20 Nisan 2010 Salı
Merdiven Şiir Günleri: Varlık dergisi
SÖYLEŞİ: NEVZAT ÇELİK / MEHMET ÇETİN / SUNAY AKIN-Nevzat Çelik, Mehmet Çetin, Sunay Akın hoş geldiniz. Merdiven Şiir Günleri'nin ardından bir değerlendirme yapalım istedik sizlerle. Merdiven Şiir Günleri, ülkemizde gerek bildiriye atılan imza, gerekse toplantılara gelen insan sayısı bakımından katılımın çok olduğu,değişik anlayışta insanların bir araya geldiği ilk etkinlik. Ve bu etkinliğin çıkış noktası Poesium'a duyulan tepkiydi. Tepkinin eyleme dönüşme süreci nasıl oldu? Bundan söz edebilir misiniz?
MEHMET ÇETİN: Merdiven Şiir Günleri'nin, kısa tarihçesi şöyle özetlenebilir. Poesium olayının duyurusu yapıldı, basında çıktı ve çeşitli yerlerde tepkiler oluştu. Bir grup arkadaş bir bildiri hazırlığı yapmış; Sunay Akın, Küçük İskender, Nuh Ömer Çetinay, Oğuzhan Akay, Akgün Akova, Nur Bulum'un hazırladığı Şiir'24 başlıklı küçük bir metin vardı. Yine bizim Nevzat Çelik, Emirhan Oğuz ve diğer arkadaşlarla konuştuğumuz şeyler vardı. arkadaşların metni bize geldiğinde şiirden yana olduğumuzu belirttik. İki noktada tavrımızı netleştirirsek, yani ortak payda sağlarsak; tavrı genişletmek, birlikte bir eyleme dönüştürmek mümkün ve gereklidir dedik. Birincisi, bu meseleyi çok kişisel duruşlarla tepkiye dönüştürmeden, şiir adına ortak bir hareket geliştirip, bu arada gösterilenin aksine ideolojik bir arka planın olduğu noktasında bu tavrı birlikte yakalamaya çalışalım dedik. İkincisi de, alışagelmiş bazı şeylerden kaçınalım, yani bu konuda kolektif bir çaba ve tavır oluşturulsun, dedik. Metin üzerinde tartıştık, buradaki ve çeşitli kentlerdeki arkadaşlara haberler verildi. Ortak toplantılar başladı ve sanıyorum bir ayı aşkın bir süre düzenli toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda birleştirilecek olan hareketin ilkeleri, davranış biçimleri konuşuldu. Ortak metin hazırlandı, metin imzaya açıldı. Çeşitli kentlerdeki arkadaşlara gönderildi, onların görüşleri alınmaya çalışıldı. Bir metin bşlığı altında ve orda ifade edilen duruş biçimini gerçekleştirme karar altına lındı. Süreç böyle gelişti ve Merdiven Şiir Günleri gerçekleştirildi. 11-12 Mayıs'taki şir günlerinde hedeflerimizi yakaladık.
-Evet Nevzat, sen neler söyleyeceksin bu konuda...
-NEVZAT ÇELİK: Altı çizilmesi gereken şu; gerçekten de değişik kesimlerden, değişik şiir anlayışlarından hatta değişik ideolojik boyutlardan insanlar vardı aramızda. Ama toplantılarmızda ve görev bölümünde müthiş bir demokratik anlayış vardı. Çok disiplinli, öne geçme kaygısı gütmeden, mantıklı önerileri kabul eden, gereksiz tartışmya girmeyen bir tavırla güçler birleştirildi ve sağlıklı duruş biçiminden kaynaklanan, sağlıklı tepkinin ortaya çıkabilmesi için sanıyorum insanlar elinden geleni yaptı. Şiir günlerinin düzenlenmesi kararı alındıkdan sonra insanlar görevler aldı ve görevlerini yerine getirdi ve sonuçta biz bu günleri yaptık. Şiir günlerinin bizce önemsenmesi gereken; hedeflediğimiz şiir sıcağının yaşanması ve demokratik tavrımızı oralarda da gerçekleştirmiş olmamız ve oraya gelen insanların da gerçekten şiir sıcağını yaşamış olmaları. Mekânlarımız küçüktü, daha doğrusu gelen insanları alabilecek büyüklükte değildi. Oldukça kalabalıktık ve insanlar her iki şiir gününde de dört saat sigara içmeden şiir dinleyebildiler. Burada, özellikle Poesium'u düzenleyenlerin alması gereken ders; kendi organizasyonlarının müthiş olanaklarla yapılmasına ve basında müthiş manşetlerle çıkmasına rağmen, merkezi bir yerde, şiir okuru toplayamadılar. Bunun nedenini düşünmeleri gerekiyor. Bizim o karşı çıkışımız da buydu: Siz bu işi iyi yapmadınız, yanlış yerdesiniz, şiire bakışınız, dünyaya bakışınız yanlış yerde. Ne şiire ne de dünyaya bakış böyle olmamalı dediğimiz yerde biz gerçekten şiiri okurla buluşturduk, ama onlar buluşturamadı.-Yaklaşık kaç kişi vardı toplantılarda?
-SUNAY AKIN: Sarıyer'de yüzü aşkın dinleyici vardı. Salon doluydu ve insanlar sığmıyordu. Kapılar kapalıydı ve insanlar kapıdaydı. Kadıköy'de üçyüze yakındık. Kadıköy'de -Kadıköylü olduğum için- kendi çevremde duyurumu yaptım. Ondan sonra birçok yüzü göremedim. ''Neredeydiniz?'' diye osrduğumda, en az otuz-kırk kişi, ''Ağbi o kalabalığa nasıl girelim'' dedi. Çok kişi geri dönmüş. Öyle bir coşku. Şöyle bir olay gelişiyor; bizim metnimize imza atan arkadaşlar var. Eleştiri burdan yöneliyor. ''Bu kadar çok şair olur mu?'' veya ''Kim bunlar'', ''Duymadığımız isimler var.'' deniliyor.
Şu Poesium afişinden bile bizim Merdiven Şiir Günleri afişi dört tane çıkar. Şu ekonomik boyut herşeyi gösteriyor. Şiir adına bazı şeyler ille de yaşlı şairlerle yapılır diye bir kural yok. Bildiriye imza atıp, toplantılarımıza gelenlerin ille de tanınmış olması gerekir diye bir kural yok. Merdiven Şiir Günleri onu gösterdi. Nabız, Merdiven Şiir Günleri'nde attı. Örneğin, Topkapı Sarayı'ndaki havuzda binlerce ülkenin madeni paraları vardır. Para fonlarına göre kimi daha değerlidir. Hepsi birbirine göre oynar. Sorun o değil; dilek ne? Önemli olan o... O havuzdaki paraları le almak yanlış. Öyle bir tavır geliştiriliyor. Önmeli o havuzdaki dileğin tutup tutmaması. Bence o dilek tuttu.-Merdiven Şiir Günleri'ne katılan arkadaşlar Poesium'u nasıl değerlendirdi? Gerçekleşen poesium'u nasıl buldunuz?
MEHMET ÇETİN: Benimki kişisel açıklamalar olacak. Aslında biz bir sonuç bildirgesi hazırlayacağız. Bu bildirgede Poesium da bir bölüm olarak yer alacak.
Muhtemel girecek bölümleri söylemeye çalışayım. Bu insanlar bizi uysal olarak nitelendirdiler. Domates, çürük yumurta atmadığımıza teşekkür ettiler. Şimdi bir şeyi düzeltmekte yarar var. Onlar baştan beri orayı anlamamışlar ya da alışmadıkları bir şeyi gerçekleştirdiğimiz için davranış çizgilerimizi anlamakta ve yakalamakta zorlandılar. Bu adamlar ne yapıyorlar: Metin yazıyorlar, kişisel tepkiyle hareket etmiyorlar, şiirin onuru ve saygınlığı adına hareket etmeye çalışıyorlar. Metinlerini kalkmış fransızcaya, İngilizceye, Almancaya çevirmişler. Getirip orda metinlerini dağıtıyorlar. Poesium'u düzenli olarak izliyorlar. Bunu yaptık biz. Şiir ve şair toplantımız bu kararı aldı. Biz poesium gibi bir etknliğin gerçekleştirilmesine karşı değiliz. Duruş noktamız o değil.-Alternatif değildik mi diyorsunuz?
MEHMET ÇETİN: Öyle bir alternatiflik pozisyonunda değildik. Yanlışın kendi içinde yanlışlığa alternatif olunmaz. O bir yanlıştı. Ama biz şiirin kendi ikliminde gerçekleştirilen bir etkinlikle ve davranış çizgisiyle bu işin daha doğru nasıl yapılabileceğini bir biçimde anlatmaya çalıştık. Belki böyle bir alternatiflikten söz edilebilir. Doğrudan onun kendi çevresinde, ona alternatif olmaktan değil. Oraya gidip çürük yuumurta, domates atmak gibi bir derdimiz yoktu ve olamazdı. Burada bir düzey gerekli. Ne onlar üçüncü sınıf bir gazinoda üçüncü sınıf şarkıcı -ki önemli bir kısmı önemli şairlerdir, iyi şiirleri vardır-, ne de biz üçüncü sınıf bir gazinoda üçüncü sınıf bir şarkıcıya çürük domates atacak insanlarız. Bunu anlamaları gerekiyordu. Ayrıca oraya Merdiven Şiir Günleri'nden bir şair arkadaşı dinleyici olarak gönderdik. Orada iyi şiir de vardı. Orada şiir, okuruyla buluşsun isterdik, ülkemiz şiirini görmeye gelmiş insanların orada şiir okurunu karşılarında bulmalarını, şiirlerini onlara gür sesle, coşkuyla okumalarını isterdik, şiir adına isterdik. Bu noktadaki başarısızlık bizi sevindirmiyor. Bunun altını çizmemiz gerekiyor. O yanlış içerisinde bile olabilecek en iyi şey olabilmeliydi. O olmadı, o kısmı o noktada hüzünlendirdi bizi, şiir adına. Bir şeyi de çıkardı ortaya; şiir, bazı küçük hesapları kaldırmıyor. Kaldırmadığını da Poesium bir biçimde kanıtladı ya da diğer biçimiyle Merdiven Şiir Günleri kanıtladı. Burada hemen söylenebilir; böylesine enternasyonal bir şiir etkinliği gerçekleştirilmeli, yine yapılmalı ve mutlaka yapılmalı ama böyle çok akademik çerçeveler içine hasedilmiş, yanlış mantıklarla örgülenmiş, yanlış duruş biçimleriyle sakatlanmış bir şiir etkinliği olmamalı bu. Bu şiire ne yazık ki saygısızlık ve bunun bağışlanmayacağını yaşadığımız günler kanıtladı, diye düşünüyorum.
NEVZAT ÇELİK: Şairler, uç insanlardır, kendi başına insanlardır, her şeyi bireysel olarak yaparlar, toplu davranmazlar. Böyle bir tanıma katılmıyorum.
Şiirin bireysel yazılımıyla onun toplumsal tavrı ya da şairin toplumsal davranışı arasındaki farkı görmektir bu.
Biz sonuçta dünyaya bir biçimde bakan, toplu davranmayı bilen insanlarız, şair de olsak. Bunu pratikte yaşadık ve gördük. Tabii bunun sonuçları da olacak. Zaten ilk baştaki -insanların ve grupların- parça parça tepkileri kişisel tepkiler düzeyindeydi. Bir şeye karşı çıkıyordu ama tam neye karşı çıktığı ya da nasıl çıktığı tam oturtulmamıştı. Sonra bir araya gelinip, çok daha geniş tartışılmaya başlandığında onun düşüncesi de, pratik davranış biçimi de oluştu. Dolaysıyla artık, Poesium varmış, ona tepkiymiş falandan çıkıldı, birdenbire başka bir şey yapılmaya başladı.-Bu etkinliğin uzantısı olarak önünüzdeki süreçte neler yapmayı planlıyorsunuz?
NEVZAT ÇELİK: Bunun mutlaka yarının olması gerekir diye düşündük. Şu an kafamızda belli şeyler uçuşuyor ama sanıyorum bunun arkasından bir dergi de çıkabilir, başka şeyler de olabilir. Bu etkinlikler sürekli olacak bir kere. Yılda bir kez değil belli aralıklarla bir biçimde sürdüreceğiz. Bunun arkasından topladığımız sonuçlr mutlaka değerlendirilecek. Sanıyorum farklı tavır, farklı bir davranış biçimi oluşacak.
Arkadaşlar katılır mı bilemiyorum ama en azından benim tavrım şudur; bu bildiri tarzını çok içselleştiriyorum kendime, insanlarla kişisel olarak kavga temek değil, belki bizim bizim tavrımız bu olacak, insanlarla çekişmek, didişmek değil, gerçi şiir adına kavgalar da yapacağız ama bu kavgalar kişisel tepkilenmeler değil, şiir adına toplu bir davranış biçimi adına kavgalar olabilir.Sizin dışınızdaki tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
NEVZAT ÇELİK: Genel olarak baktığımda tepkileri şu şekilde toplayabilirim. Kişisel tepkiler ''Beni niçin çağırmadılar, onu niçin çağırmadılar?'' biçiminde özetlenebilir. Bir başka tepki ''Onlar da kötü yapıyor, Merdiven Şiir Günleri'ni düzenleyenler de kötü yapıyor'' biçiminde. Bizim tepkilerimiz basında diğerleriyle birlikte bir potaya konuldu. Bizim sağlıklı tepkimiz yeterince bunlardan ayrılamadı bir süre için. Ama sanıyorum şimdi da iyi netleşti değil mi? Bizim farklı bir tepkiiz var, süren de bu. Kişisel tepkiler yok artık, bizim tavrımız tek başına Poesium'a ilişkin olmadığı için sürüyor. Hâlâ konuşuluyor, konuşacağız da.
SUNAY AKIN: Poesium'u düzenleyen anlayış, bizim şiirde çok rastlanan şairleri sabah kahvaltısında kırılan yumurta gibi birbirine tokuşturma mantığından kaynaklanıyordu. Birinci planda buna karşıydım. Bir de çokça belirgin gözüken, katılanların nüfus cüzdanlarına baktığımızda genç, yani yeni kuşak yoktu. Bizim geleneğimizde Garip Akımı var ve Garip Akımını başlatan, yaşatan üç şairin de hepsinin genç olduğunu görüyoruz. Türk Şiir geleneğimize baktığımızda Poesiumcuların anlayışının ne kadar sakat olduğu bu örnekten ortaya çıkıyor.
Bizim çok daha sağlıklı, çok daha akılcı baktığımızı düşünüyorum. Dışardaki gelişmeler, o kişisel sürtüşmeler bunlar benim için önemli değildi. Biz artık şiir günlerini nasıl yaygınlaştırırız, ne gibi etkinliklerle zenginleştiririz bunları düşünüyoruz.
MEHMET ÇETİN: Biz kendi eksiklerimizi de konuşmak istiyoruz. Birkaç yerde açıklamaya çalıştık ama onlar basına ne yazık ki istediğimiz gibi yansımadı. Poesium'a bizim dışımızdaki çevrelerden getirilen eleştirilere gelince, birincisi, gerçekten başından beri hiç yakın göremedik böylesi bir davranış çizgisini. Yani Ece Ayhanları ve benzerlerinin duruşlarını hiç benimsemedik. Bizimki daha değişik bir atmosferdi, daha değişik bir birikimdi. Dolaysıyla bir ilişkisi yoktu. Bunlardan metnimize imza atanlar da var. İmza atılması bizim açımızdan çok anlamlı ve güzeldi. Bana kalırsa aynı zamanda bu bir sorumluluktu. Bizim şiir günleri sürecinde ifade ettiğimiz bir şey; şiirin hayatakarşı sorumluluğudur. Nitekim Merdiven Şiir Günleri'nde sürgünden, cezaevlerinden, çeşitli yerlerden şiir taşıdık. Basın buna alışmış, hep böyle kişisel davranışlar, tavırlar öne çıkarılmış, şairler böylesine bir alışkanlığı edinerek gelmişler. Bu tipolojiyi değiştirmek gerekiyor. Buna müdahale etmek gerekiyor. Bu aynı zamanda bir ideolojik müdahaledir. Bir etik sorunudur. Eleştirilerde haklılıklar olabilir. Tek tek söylenenlerde de haklılıklar olabilir ve vardır. Ama açıkçası bunu çok fazla dert etmeim, çok fazla da ilgilenmedim ve kendi adıma doğru bulmadım.
Basın gerçekten olayı iyi fotoğraflayamadı. Bir alışkanlığı sürdürdü. Ancak burada edebiyat dergilerinin tavrı çok daha önemli. Gazeteleri önemsemiyorum, onlar bir şeyler yapacaklardı, bir tavırları vardı onu sürdüreceklerdi. Ama örneğin Varlık Dergisi olayı bir bütünlük içerisinde sunmak duyarlılığını gösterirken kanımca o alışılmışı bir biçimde tekrarladı kendisinde. Bireysel duruşları, bireysel karşı çıkışları öne çıkardı. Bu bir tavır mıdır, bir alışkanlık mıdır tartışılabilir. Ama ben özellikle edebiyat dergierini yöneten arkadaşların bu noktalarda bir tavra sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bütünlük, nesnellik içersinde vermek, bir şeylere vurgu yapmaya engel olmamalı. Çünkü gelişen daha değişik bir hareket vardı. Mutlaka bu aranmalıydı. Örneğin şimdi Varlık bunu bugün yapıyor ve iyi yapıyor diye düşünüyorum.-Burada araya girmek gerekiyor; biliyorsunuz Varlık Dergisi ayın 20'sinde sayfalrını hazırlayıp bitirmek zorunda. Teknik nedenlerden. Merdiven Şiir Günleri olayı, bildirisinin imzaları henüz kesinlik kazanmamıştı o günlerde.
SUNAY AKIN: Basının Merdiven Şiir Günleri'ni takip edememesi yanında bırakalım basını, daha da önemli konumda Poesium düzenleyicilerinin, genel sekreter Özdemir İnce'nin bu olayı takip etmediği ortada. Geçen ay derginizde bizim etkinliğimize yaklaşım biçimi de gösterdi bunu. Mehmet söyleşisinin başında söz etti. Herkes kendi çevresinde bir araya gelip bir şeyler yapmaya çalıştı, sonra bir araya gelindi ve Merdiven Şiir Günleri ortaya çıktı. Doğru olan ortaya çıktı.-Merdiven Şiir Günleri bittikten sonra tespit ettiğiniz eksiklikler nelerdi veya eksikleriniz var mı?
MEHMET ÇETİN: İki noktada sorgulamak istiyorum. Birincisi; şiirimizin ütopyasınadair, ikincisi ise; yaşanan gündeki eksiklik. Bu eksiklik şuydu; bir gerçekten çok çeşitli sıkıntılar içersinde olan insanlarla gerçekleştirmeye çalıştık etkinliğimizi. Yaşadığımız hayattan gelen çok doğal sıkıntılar bazı şeyleri yapmamızı engelledi. Ekonomik boyutundan zaman boyutuna kadar. Ama şu eksiklik hiçbir gerekçenin ardına sığınmamıza şans tanımıyor. Örneğin, sürgündeki, cezaevlerindeki ve diğer kentlerdeki -diyelim ki Diyarbakır'dan Yılmaz Odabaşı'na, Adana'dan Adnan Yücel'e- birçok şair arkadaşımıza ulaşamadık. Biz bu arkadaşların olaya doğrudan katılımını sğlayamadk. Kuşkusuz onların da söyleyecekleri vardı. Dolaysıyla eksikliği kendimizde aramak surumundayız. Onlara ulaşmakta, yetersiz kaldık. Merdiven Şiir Günleri'nde şunu yapmaya çalıştık: Burada olamayacak olanların şiirlerini ve artık aramızda olmayan arkadaşlarımızın şiirlerini kendimiz okuduk. Kendi şiirlerimizden çok, onların şiirlerini okuduk. Ama bu bir eksiklik. İlk kez böylesine geniş bir şiir eyleminin gelişmesiyle ilgili sıkıntılarla, kimi olumsuzluklarla ilgili bir şeydi. Yeni bir etkinlik, mutlaka çok daha geniş bir şiir etkinliği düşünüyorum.
Şiir ütopyamızın ne olduğuna dair konuşulmuş şeyler olmasına rağmen bu metinden başka söyleşilere, buluşmalara kadar onları açıklayamamış olmamızdır. Örneğin, Poesium'a çağrılı ve Kemalizm hayranı bir yaşlı şair kalkıp, -bizim metnin altındaki o kadar çok imzayı görünce- ''Bir ülkede bu kadar şair olmaz'' demişti. Biz bunun gerçekten onun ideolojisiyle ilgili bir şey olduğunu, bir ülkede şairin sayıyla ölçülmemesi gerektiğini, bizim ütopyamızda şairin sayısının olmadığını çok yüksek sesle ve çok geniş bir şekilde söylememiz gerekiyordu. Galiba bundan sonra asıl vurgumuz da buna dönğk olmak zorundadır. Politik anlamdaki kapışma noktamız bu olacaktır.
NEVZAT ÇELİK: Zamanla çok sınırlıydık. İnsanlar ilk defa bir araya geliyordu ve bunlar şairlerdi. Genellikle yoksul şairlerdi. Bizim maddi imkânlarımız çok sınırlıydı. Her şeyi cep harçlığımızdan yapmaya çalıştık. Çok fazla yere koşturduğumuz için yeterince basın ilişkileri kurulamadı. Onların bildiğimiz tavrını kendimize yönelik çekemedik. Öne çıkarmak istediğimiz sözleri yeterince vurgulayamadık. Bazen vurguladık çarpıttılar. Bazı toplu davranış biçimlerinde yaşamamış kimi arkadaşlarımızın gene az da olsa, kişisel yanlışlığı da bizim toplu davranışımıza biraz zarar vermiştir. Ama onu bir biçimde biz telafi ettik. Her şeye rağmen çok iyi bir şey çıkardığımızı, kendimizi eleştirmek yerine ödüllendirmek gerektiğini düşünüyorum. İyi bir sonuç çıktı. Bunun mutlaka bir yarını var. Bu da çok sevindiriyor.-Teşekkür ediyoruz.
varlık dergisi/haziran 1991 sayı:1005
Etiketler:
mehmet çetin,
merdiven şiir günleri,
nevzat çelik,
poesium,
sunay akın,
varlık dergisi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder