6 Nisan 2010 Salı

Rüzgar ve Gül İklimi: YABA ÖYKÜ'1988


Bu yıl içinde yayınlanan bir başka kitap Mehmet Çetin'in Rüzgar ve Gül İklimi

Mehmet Çetin mahpus bir ozan. Ama şiirinin ekseni kesinlikle hapishane pratiği değil. Hapishane, demir parmaklıklar, tel örgüler şiirinde ana mekan olarak değil daha geniş bir gerçekliğin parçası olarak yer alıyorlar. Devrimci (ya da sadece solcu mu demeli) ozanlarımız arasında ne yazık ki oldukça yaygın olan bir zaafa; hazır duyarlıklara yaslanmak, yaşamın verilerini estetik olarak dönüştürmeden olduğu gibi tutanağa geçirmek kolaycılığına M. Çetin'in şiirinde yer yok bu yüzden.

Rüzgar ve Gül İklimi'nin şiirlerini söyleyen insan, yalnız fizik bir zorunluluk olarak dört duvar içinde olan biri, bu duvarları bir de kendisi şiirinde yeniden yükseltmiyor. Verili mekanına, kendi özel gerçekliğine büzülmüş bir insan değil Gül İklimindeki şiirlerin ozanı. Tersine çabası duvarların ötesindeki hayatla bağlarını korumak, hatta onunla arasında yeni köprüler kurmak. Bu anlayışın dirençli, dinamik, bilinç yüklü bir şiir getirmesi doğal.

Mehmet Çetin'in hanesine yazılması gereken bir başka olumluluk daozanın Nazım, Enver Gökçe, Ahmed Arif şiirlerinden tüketici bir biçimde etkilenmiş olmayıp -ki bu da soldaki pek çok ozanın paylaştığı bir başkaa zaaftır- kendi özgün dilini oluşturmuş olması. Bu dil henüz mükemmelleşmiş değil, ama bunun muştusunu veriyor.

YABA/ÖYKÜ Temmuz-Ağustos 1988

rüzgar ve gül iklimi
hayır, görmedik duymadık bilmedik demeyin sakın
yalan olur, hepimizindi o sürmanşet ölüm günleri
ve rüzgâr
bu rüzgâr ölüm dağıtırken ülkenize, kül ve kan
ölürken görmediniz beni kimsesiz gömülürken
arayın beni, zindankapı bilmediğiniz yer değil
kanlı cesedini yitirmiş mezar olmasın kalbimiz

yarıgece enselerinde namlularla götürülenler
sokağımızdan değiller miydi kentinizden sizin
duymadık mı onca kan sesini onca ölü ülkeniz
yalan olur
görmedik duymadık bilmedik demeyin sakın

bu ülke bir uçtan bir uca eylül'ken ve rüzgâr
sizin de ölümünüzdü bu, yaşamak değil artık
akmazsa hükümsüzdür ırmak tarihsizdir ömür
sever mi
'görmeyen konuşmayan düşünmeyen hayat'

sizdiniz ve ayıplamak değil bu sadece sormak
beyni kaldırıma dökülen cihan nasıl öldü o can
şunca yıl bir kelebek niye konmadı saçınıza
ayıplamak düşmez bana ki, sormalı sizden
bir de siz anlatın dinlerim ve açıklayın nasıl
'tam kurşuna dizilirken kurtarılsın partizan'

( ... )

gelir gün değişir rüzgâr ülkem olur gül iklimi
sahipleri tarih yazan gül yürekler iner dağdan

mehmet çetin
usenima@hotmail.com

http://www.mehmetcetin.info/

Hiç yorum yok: