17 Temmuz 2011 Pazar

kolektif schizo-phrenia'ya çağrı: Mehmet Çetin















kolektif schizo-phrenia'ya çağrı

I.
sizden geçen bir ırmak cesedinin aktığı sesimle
konuşuyorum kekeme bir çocuğun
uzak ve kırık gülüşüyle:

sabaha çıkmazsam bu geceki serüvenimden
sebebimsin rüyamdaki gestapo pareballum

doğrul ve bak: buradayım. burası gece
ağlamış da susmuş gibiyim uzun
uzun bir ay önümsıra kırmızı
rüyamda. ölüm ise hep ardımsıra
burası gece: gecesi istiklal caddesi'nin

koş koşuştur ömrün çığlığıyım: burada

dış/gece: su kırılır dal kırılır dalga bile
dalga geçtiniz fotoğrafımla. ama niye
daha geceye çekilen yüzüm karanlık
yüzünüzden geri çekilen yüzümü
alır giderim kırılan ayna sesiyle
ağzımda bir kanlı mendil


buradayım. burası gece ve uyarıyorum dedi:
kahkasını bir çılgınlıkla tartan sevdavi. ölüm
vaktiniz yaklaşıyor öpün kendinizi. dedi:
bir cisim hızla yaklaşıyor dünyanıza..

ah ha bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza: müzevirler
çoğalıyor aranızda münzeviler. bağıra çağıra aşksız
şarkılar. yalanlar. yangınlar. tabutluklar çoğalıyor
kayıplar. kan kaybediyorsunuz. ayrılıklar
ama dönüp arkaya bakmayışlar

sahi, dönüp bakmayacak mıydınız ardınıza. giderken
birileri ölüyor kadarken. ardınızsıra. dönüp son kez
bakıyor gibi sol omzunuzun üstünden. ki az önce kürt
rengi bir gceydi. bıçaklandınız. ne kadar kan
kaybettiniz: gelin tartalum

II.
kolektif schizo-phrenia'ya çağrı:
bir daha söylüyoruz şimdi o şarkıyı
dönüp bakıyor gibi chibas'ın intiharına

çok üzgün hayatlarım orda mutlu musunuz memnun mu-
sunuz yaptıklarınızdan ama unutmayın ben hep buradayım
burası gece. ağlamış da susmuş gibiyim uzun uzun tramvay
çığlığı saklı istiklal caddesi'nin sabah kaldırımında bunca
konsomatris kokusu sizce niye

öğrendim ve unutmak istemiyorum artık
heceleyerek öğrenmiştim adınızı
in
san mı ne
kaç gece sabaha kadar ağzımı harcadığım
teninizden mi doğacaktı güneş. anlamadım

sahi, kanacak çocuk mu kaldı dünyanızda hepsi irlandalı
hepsi kürt. şimdi iyi ki bir doğru etmiyor iki yanlış oluşumuz
birimiz uyumuyor bir diğerimiz uyurken. peki memnun mu-
sunuz yaptıklarınızdan çok üzgün hayatlarım orda mutlu-
musunuz. bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza

ben. serseri. ben mi. ama yağmalayacaklar birazdan çığlığımı
çorba içecekken yoksulların doyar gibi yaptıkları yerde:
iniltiler duyuyorum. susmuyorum. inanmayacaksınız
bu kadarını biliyorum ancak bir sevdavi tartıyorsa
öksürüğe karışan kahkahasını: bir cisim
hızla yaklaşıyorken dünyanıza

ha haa

haarika. tam da kalbinize nişan vaziyeti yine yakışır
tetik düşürün. haydi!

III.
kolektif schizo-phrenia'ya çağrıydı bu. avunmayın ama.
avutmaya kalkmayın sakın. yalanız çünkü dönüp ardımıza
bakmayanız: kan işer miyiz: ama ölmeyi bilenler de var öyle

gelin tartalum acınızı. üzgünüm ama bitti bu cenaze yemeği
açız artık çok üzgün hayatlarım şimdi mutsuz musunuz
ama ben buradayım burası gece

gecede, rum kadınları sokağındayım
bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza

buradayım. kaçtığınız gecenin renginde ve bir pusulayla
dolaşıyorum göğüs cebimde: tebriz'den kak salah'ım
öldüm ölürüm yine öldüğümde kuşlar beni teslim
etsin diye bu adrese: dokunmayın siz ölümüm
bulaşır: ellerini kanımla yıkayan cellat bulaşır

korkuyorum çünkü sormazsınız niye bir güzzamanı aklımı
çalıp geçti eski o ayvakokusu dokunup geçti sevişip geçti
unuttu niye geçip gitti sormadınız kar yağdı sandım
başladı birden o ıslık zamanı dönüp bakmayınca
ardına geceydi gece yalnızlıktı sırf bu yüzden mi..

gecede ezecekken beni bir çöp kamyonu göz kırpışı kadar
izin verdi polaris: izledim ışık sağnağında o ayvakokusunu
dönüp bakacak mı ardına diye dilenirken dilenci mi sandınız
yaklaşın. daha. bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza
akrepliğim tuttu ve soktum kendimi geçip gidince
o ayvakokusu ki, dönmek bilmedi bir daha

bir daha söylüyoruz şimdi
bir cisim hızla yaklaşıyorken
dünyanıza. sırf bu yüzden bu şarkı
intihar zamanı olduğu için chibas'ın

iç/gece: chibas'ın intihar zamanıdır şimdi ve ben burdayım
biliyorsunuz geceydi burası ve ben telefonla konuşuyorum
komşumu çağırıyorum gelmiyor kuşkusuz gelemezsiniz
zaten meşgulsünüz ama korkuyorum işte ve şöyle bir
yanılsama sözkonusu zaten kendimi mohaç meydan
muharebesi sanıyorum ve nasıl oluyor anlamadım
hiç nasıl oluyor ben iki tarafın da yenilmişleri
oluyorum: nasıl bir savaş bu anlamıyorum
hiç içinden bir ırmak cesedinin geçtiği
sesimle yakarıyorum ama üzgün
hayatlarım ben nursel olup
ölmekten kurtulamıyorum

bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza
öksürüğe karışan kahkahamı tartıyor
kan kaybediyorum istiklal gecesinde
boşalan barların boşluğuna benziyorum
bulunamıyorum dönüp bakmayınca ardınıza

iki gerekçenin ardına mı saklıdır gidenin dönüp-
bakmaması ardına ille de sol omzunun üstünden bakıp:

ilk gerekçe apaçık ayrılıktır ama, sonrası unuttum ne..

neden kalkıp geliyor birileri dokuzyüzellibir ve siz chibas
mısınız diyor sanki domuzlar körfezinden kalma o
vicdan o rüzgar olduğumu bilmiyor demiryolu
işçisinin sesi olduğumu bilmiyor tok sesli
dok işçisinin kayıp duran yıldızın
sığındığı sıradağlara sıra sıra
dizildiğimi sesimin sığındığı intihardan
soruyor yazgımı bilmiyor ama nasıl bir keder
birikiyor kalbimde kayıplar nasıl çoğalıyor schizo-
phrenia kahkahamda çıldıran bir akrep olduğumu

bilmiyor sevgilim bile

beni son kez duymanız için ara: buradayım. burası gece.
geçmiş ve geleceğimizin birkaç biraya satıldığı istiklal cad
desi'ne açılan sokaklar gibiyim. orada ağlamış da susmuş
gibiyim. önümsıra kırmızı bir ay önümsıra sevgilim kadar
kesin bir çığlık koş koşuştur diye bir ömrün çığlığıyım
uyarıyorum ama. belki son kez:

bir cisim hızla yaklaşıyor dünyanıza:

geliyorlar ne güzel. geliyorlar,
ne güzel: chibas mı hendrix mi
morrison mu soysal olup geliyorlar
belki. öldürülmüş atlar olup geliyorlar
kaysı çiçeklerini de almışlar yanlarına
geliyorlar, ne güzel düş: güneş sıcağını
ay salıncağını ve lavanta kokusunu almış
geliyorlar. dağların kanayan yerini. annelerin
en haklı ihanetlerini. çocuklar kadar kırlangıç
olup geliyorlar. korkusuzlar. hiç umutsuz kalma-
mışlar sanki. aşk bile yaşamışlar: alıp yanlarına aşkı

geliyorlar, ne güzel. öldürülmüşlerle
geliyorlar. sovyetlerle..

ha haa haaarika

bir cisim hızla yaklaşıyorken dünyanıza
çok üzgünüm hayatlarım orda mutlu musunuz

mehmet çetin/aşkkıran

Hiç yorum yok: