''Diyarbakır Edebiyat Günleri'' kapsamında düzenlenen çeşitli etkinliklere katılan şair Mehmet Çetin, etkinlikler, sanat ve hayata dair sorularımızı yanıtladı. Etik ve estetik tutumuyla edebiyat dünyasında farklı bir yerde duran şair, edebiyat ve sanat heyecanını coşkuyla paylaşan gençliğin Diyarbakır'ın geleceğinin teminatı olduğunu ifade ediyor.
( -''Diyarbakır Edebiyat Günleri'' oldukça anlamlı bir kültür-sanat geleneği oluşturmaya aday gözüküyor. Bu yıl etkinlikler biraz daha geniş kapsamlı ele alınmış gibi görünüyor. )
-Diyarbakır'a festivaller ve ''Edebiyat Günleri'' dolayısıyla geliyorum. Son üç buçuk yıla yayılan bir gözlem sürecim var. Bu yıl özellikle daha iyimserim. Gecikerek söylüyorum. Çok önemli, etki pratiği zaman içinde daha iyi görülecek buluşmalar gerçekleşiyor Diyarbakır'da. Öncelikle bu buluşmalarda çalışan gönüllü gençler ve belediyeye teşekkürler. 90'ların başından itibaren soruna dair Türk edebiyatı ve diğer edebiyatlara dair ortaklaşabilecek etik-estetik tavırlara dair tartışageldiğimiz ancak ikna edemediğimiz pek çok edebiyatçının burada buluşmalar içinde, tartışmalar içinde şimdilik en azından vicdani gözükse de sonuçlarının daha kapsamlı etkiler üreteceğini düşündüğüm ikna oluşları en özel izlenimlerimden biri oldu. Bu ortaklaşmaların politikadaki pek çok açmaza ve yetmeze en azından metaforik bir olanak sunacağını düşünüyorum.
( -Etkinlik programının içeriği ve konu başlıkları oldukça zengin. Çok farklı temalar, kültürel yapılar ele alınmaya çalışılmış. Bu düzeyde geniş bir perspektife sahip etkinlikler çok fazla olmuyor. Bu yanı ''Edebiyat Günleri''nin sanırım en önemli özelliği. )
-Çok fazla dolaşıyorum. Böyle kapsamlı buluşmayı hem katılım hem konsept hem de hakkaniyet anlamında burası yapıyor. Bu yıl özelinde tarihten silinmek istenmiş bir tarihin izleri sürülüyor. Yaşadıkları topraklardan silinmiş kültürlere, halklara dair sunulan vicdani tanıklık Süryaniler, Ermeniler örneğinde olduğu gibi son derece önemli. Yitik kültürlere dair bu estetik ve vicdani tanıklık, bu yılki edebiyat günlerinin kanımca en önemli açılımlarından biri. Bunun yanı sıra Kürdi dillere dair yürütülen iç tartışmalar ve buluşmalar daha özel bir heyecanımız olarak not düşülebilir.
( -Programın konu başlıkları ve temaları açısından yetersizlikler göründü mü? )
-Bütün bu öneme, açılımlara gölge düşürmeden söylemem gereken bir şey de var. O da program kurgusundaki kimi popiler sorunlardır. Hangi saiklerle ya da hangi ihtiyaca cevaben bunlar yapıldı bilmiyorum. Ancak konseptin hakkaniyetini inciten ödünler olarak görüyorum bunları. Bunu da bir katılımcının naçizane eleştirisi olarak kabul edin lütfen.
( -Yoğun bir çalışma programına sahip olduğunu biliyoruz, yeni çalışmalar var mı? )
Türkçeden ve kısmen Hollandacadan Kurmanciye kimi çeviriler sürüyor. Yirmi yıldır anadilimle yazıyorum ve ilk kez bunları bu yıl kitaplaştıracağım. Yine ''Aralık Şiirleri'' isimli dosya yayına hazır.
Özgür Gündem/cenk ağcabey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder