İyi ki…
Muzaffer
Oruçoğlu, evet, halkımızın deyimiyle, dünya bazen bir insanın yüzü-suyu
hürmetine döner diye, önder yoldaşım da benim için bu insanlardan biridir ve
çok kıymetlidir. 40 yılı aşan yoldaşlık sürecimize binaen söyleyeceğim, bu sözü
fazlasıyla hak eden bir insan olduğudur, en azından benim için bu böyle. Bunu
kendimce açıklamaya çalışacağım ama iyi ki var ve iyi ki yaşıyor duygusunu
derinlikle hissettiğim bir yoldaşım için öncelikle bunu söylemek istedim.
Muzaffer
ile aynı siyasal gelenekten, aynı düş, aynı yangınlardan geliyoruz. Gerçi 72’de
henüz tanışamamıştık, o Dersim’deydi ve ben Elazığ’daydım, beni örgütleyen de
İbrahim’di. Ama 1975-76’dan itibaren iletişimim oldu kendisiyle. İlerleyen
yıllarda hem örgütsel hem de kişisel iletişim anlamında, dostluk anlamında çok
yakın mesaimiz oldu. Dolayısıyla kendisini daha sonra sadece okuma anlamında
değil ama izleme, dinleme, tartışma, müdahale etme, müdahalesine açık olma,
yoldaşlık hukukunun gerektirdiği her ne varsa, hemen her şeyi kendisiyle
yaşadığımı düşünüyorum ve onun öncülerden olduğu bu ortak mücadele tarihimizden
onur duyuyorum…