1 Temmuz 2017 Cumartesi

"ve ölüm daha büyük ve daha kırmızı olur gülden / ve sığmaz her mezara"


"Yılmaz Güney Öldü"

ylmazgneykltrvesanatfestivali52.jpg
-diye bağırıyordu gazete satıcısı çocuk.
Şehiriçi belediye otobüsü durağa vardığında, açılan kapıyla birlikte kaldırımda gazete satan çocuğun canhıraş çığlığını duyuyorum ilkin. Ankara'ya henüz iniyordu güz, Ulus'tayız. Saflarına katıldığım bir iyimserlikle, gideceğim toplantıyı düşünüyorken, gazete satıcısı çocuğun çığlığı yolumdan çeviriyor beni. Büyük bir şaşkınlık ve acıyla otobüsten iniyor, çocuğun sattığı gazeteyi alıyorum. Yerel bir gazete bu ve bu tür gazetelerin asparagasına çok yabancı değilsem de, çocuğun çığlığı, gazetenin manşeti çok inandırıcı sanki:
-Yılmaz Güney Öldü!

Bütün inanmama çabama karşın Yılmaz Güney'in 'öldüğü' haberi çok sarsıcı geliyor bana o an ama az sonra gazetedeki haberden anlıyorum ki, 'mecaz' yapılmış; 'o çirkin kralsa ben de buraların kralıyım' diyen Yumurtalık ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Yılmaz Güney'in 'sanat hayatı' bittiği kastedilmiş, bunun için de 'Yılmaz Güney Öldü' manşeti atılmışmış!
(…)

19 Mayıs 2017 Cuma

İBRAHİM KAYPAKKAYA

Komprador Büyük Burjuvazi ve Toprak Ağaları Kurtuluş Savaşından Sonra Esaslı İki Siyasi Kampa Bölünmüştür. Kemalist Diktatörlük, Bu Kamplardan Birinin Menfaatlerini Temsil Etmektedir:

O yıllarda hakim sınıflar arasındaki esaslı iki siyasi kamp, şu unsurlardan teşekkül ediyordu: Bir yanda, emperyalizmle işbirliğine girişen ve bu işbirliğini gittikçe artıran yeni Türk burjuvazisi, eski komprador büyük burjuvazinin bir kısmı, ağaların ve büyük toprak sahiplerinin bir kısmı, memurların ve aydınların en üst ve imtiyazlı tabakaları. Öte yanda, henüz tamamen tasfiye edilemeyen komprador burjuvazinin diğer bir kısmı, ağaların ve büyük toprak sahiplerinin başka bir kesimi, feodalizmin ve Sultanlığın ideolojik dayanakları olan din adamları, eski ulema sınıfı artıkları. Hangi toprak ağalarının hangi menfaat hesaplarıyla şu veya bu tarafta yer aldıklarını bilmiyoruz. Bu, ayrı ve etraflı bir araştırmayı gerektirir. Üzerinde durduğumuz konu açısından bunun zaten pek önemi yoktur. Önemli olan ve tartışılmayacak kadar açık olan gerçek şudur ki, toprak ağalarının bir kesimi Kemalist iktidara ortakken, bu iktidarda söz ve nüfuz sahibi iken, diğer bir kesimi Kemalist iktidarın karşısındadır.

16 Nisan 2017 Pazar

Kendimi Nasıl Öldürebilirim

     Gayrettepe
     1. şube.
     Giriş kattan sola döndükten sonra kapıların bulunduğu koridor; çığlıkların, inlemelerin, yalvarıların, yaltaklanmaların, ihanetlerin, tüm bunlarla birlikte yiğitçe, onurla direnenlerin sesleri kapalı kapıları kırıyor, koridora oradan sis altındaki İstanbul sokaklarında yayılıyordu.
     Sorgu odalarının karşısında bir duvarın ayırdığı iki tecrit odası vardı. Duvar deliğinden geçirilen bir zincir duvarın iki yanındaki tutuklunun kollarına, kollar havada kalacak biçimde bağlanıyordu.
     Tecritte, on iki kişi kadardık. Bazılarımızı kalorifer borularına bazılarımızı ise masa bacaklarına kelepçelemişlerdi.

     Biz sürekli tecritteydik. Bizim dışımızda işkence için aşağıdan, hücrelerden getirilenleri de tekrar aşağıdaki hücrelere götürene kadar tecritte tutuyorlardı.
     Beni, bana yapılanlardan çok, hücreden getirilenlerin bütün gün süren çığlıkları ve inlemelerini dinlemek perişan ediyordu.
     Gözlerimiz, gece gündüz bağlaydı. Fakat orada kaldığımdan beri öyle bir ustalık kazanmıştım ki, gözbağımı rahatça gözlerimden kaydırabiliyor, yine aynı rahatlıkla hiç elimi kullanmadan istediğim gibi yerine oturtabiliyordum.
     Bundan öte, sorguya alınanlara neler yaptıklarını, hangi soruları sorduklarını sorguya alınanların ne karşılık verdiklerini onların yanındaymışım gibi yaşıyordum. Bilinç, hayal duvarını eritiyor, beni, işkencecilerin ve kurbanlarının bulunduğu odaya çekiyordu. Oradaymışım gibi yaşama, hissetme, duyum gelişmişti; Bir çığlık, bir inleme, bir iç çekme her şeyi açıklıyordu.