1 Temmuz 2017 Cumartesi
19 Mayıs 2017 Cuma
İBRAHİM KAYPAKKAYA
Komprador Büyük Burjuvazi ve
Toprak Ağaları Kurtuluş Savaşından Sonra Esaslı İki Siyasi Kampa Bölünmüştür.
Kemalist Diktatörlük, Bu Kamplardan Birinin Menfaatlerini Temsil Etmektedir:
O yıllarda hakim sınıflar arasındaki esaslı iki siyasi
kamp, şu unsurlardan teşekkül ediyordu: Bir yanda, emperyalizmle işbirliğine
girişen ve bu işbirliğini gittikçe artıran yeni Türk burjuvazisi, eski
komprador büyük burjuvazinin bir kısmı, ağaların ve büyük toprak sahiplerinin
bir kısmı, memurların ve aydınların en üst ve imtiyazlı tabakaları. Öte yanda,
henüz tamamen tasfiye edilemeyen komprador burjuvazinin diğer bir kısmı, ağaların
ve büyük toprak sahiplerinin başka bir kesimi, feodalizmin ve Sultanlığın
ideolojik dayanakları olan din adamları, eski ulema sınıfı artıkları. Hangi
toprak ağalarının hangi menfaat hesaplarıyla şu veya bu tarafta yer aldıklarını
bilmiyoruz. Bu, ayrı ve etraflı bir araştırmayı gerektirir. Üzerinde durduğumuz
konu açısından bunun zaten pek önemi yoktur. Önemli olan ve tartışılmayacak
kadar açık olan gerçek şudur ki, toprak ağalarının bir kesimi Kemalist iktidara
ortakken, bu iktidarda söz ve nüfuz sahibi iken, diğer bir kesimi Kemalist
iktidarın karşısındadır.
16 Nisan 2017 Pazar
Kendimi Nasıl Öldürebilirim
Gayrettepe
1. şube.
Giriş kattan sola döndükten sonra kapıların
bulunduğu koridor; çığlıkların, inlemelerin, yalvarıların, yaltaklanmaların,
ihanetlerin, tüm bunlarla birlikte yiğitçe, onurla direnenlerin sesleri kapalı
kapıları kırıyor, koridora oradan sis altındaki İstanbul sokaklarında
yayılıyordu.
Sorgu odalarının karşısında bir duvarın ayırdığı iki tecrit odası vardı. Duvar deliğinden geçirilen bir zincir duvarın iki yanındaki tutuklunun kollarına, kollar havada kalacak biçimde bağlanıyordu.
Tecritte, on iki kişi kadardık. Bazılarımızı kalorifer borularına bazılarımızı ise masa bacaklarına kelepçelemişlerdi.
Sorgu odalarının karşısında bir duvarın ayırdığı iki tecrit odası vardı. Duvar deliğinden geçirilen bir zincir duvarın iki yanındaki tutuklunun kollarına, kollar havada kalacak biçimde bağlanıyordu.
Tecritte, on iki kişi kadardık. Bazılarımızı kalorifer borularına bazılarımızı ise masa bacaklarına kelepçelemişlerdi.
Biz sürekli tecritteydik. Bizim dışımızda işkence için aşağıdan, hücrelerden getirilenleri de tekrar aşağıdaki hücrelere götürene kadar tecritte tutuyorlardı.
Beni, bana yapılanlardan çok, hücreden
getirilenlerin bütün gün süren çığlıkları ve inlemelerini dinlemek perişan
ediyordu.
Gözlerimiz, gece gündüz bağlaydı. Fakat orada
kaldığımdan beri öyle bir ustalık kazanmıştım ki, gözbağımı rahatça gözlerimden
kaydırabiliyor, yine aynı rahatlıkla hiç elimi kullanmadan istediğim gibi
yerine oturtabiliyordum.
Bundan öte, sorguya alınanlara neler yaptıklarını, hangi soruları sorduklarını sorguya alınanların ne karşılık verdiklerini onların yanındaymışım gibi yaşıyordum. Bilinç, hayal duvarını eritiyor, beni, işkencecilerin ve kurbanlarının bulunduğu odaya çekiyordu. Oradaymışım gibi yaşama, hissetme, duyum gelişmişti; Bir çığlık, bir inleme, bir iç çekme her şeyi açıklıyordu.
Bundan öte, sorguya alınanlara neler yaptıklarını, hangi soruları sorduklarını sorguya alınanların ne karşılık verdiklerini onların yanındaymışım gibi yaşıyordum. Bilinç, hayal duvarını eritiyor, beni, işkencecilerin ve kurbanlarının bulunduğu odaya çekiyordu. Oradaymışım gibi yaşama, hissetme, duyum gelişmişti; Bir çığlık, bir inleme, bir iç çekme her şeyi açıklıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)