24 Mart 2014 Pazartesi

Mehmet Çetin İle Söyleşi: Vecdi Erbay

Kekemece Duyarlılığı

"Dünyada en çok konuşulan dilin kekemece olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanlar dillerine, düşlerine, gelecek imgelerine yabancılaştırıldılar. Böylesi bir yıkıcılık var. Dilsiz, aşksız, geleceksiz bırakılan insanın dil durumu tam bir kekemelik."

Mehmet Çetin'i ve şiir pratiğini KekoMeçe adlı şiir, özetler nitelikte. Çetin'in şiirini izleyenler bilirler; kitaplarında yer alan şiirler birbirini bütünler, tamamlar niteliktedir. Çetin'in yeni kitabı "Kekemece" adıyla geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kitabın son şiiri Ahmet Telli'ye ait. Yazdığı gibi iyi konuşmasını da beceren ender şairlerden biri olan Mehmet Çetin'le "Kekemece"yi konuşurken önceki kitaplarına da döndük.

"Rüzgar ve Gül İklimi"nden "Kekemece"ye, dışarıdan bir gözle, Mehmet Çetin'in şiir serüvenini değerlendirebilir misiniz?

Şiirin kendisini yazdırdığı çok kişisel tarihsel, toplumsal, duygusal uğraklar vardır. Rüzgar ve Gül İklimi, 1971'lerden başlayan bir sürecin ürünüdür de denilebilir. İlk kitap bu anlamda içinden geçip geldiğimiz ölüm kalım günlerinin vicdani ve estetik tanıklığıdır bir yanıyla. Diğer yanıyla da toplumsal bir kaygıya tabi kılınmış dilin ve söylemin farklılaşma, özgürleşme ve daha kişisel olma pratiğidir. Çok içtenlikli bulduğum, bütün gençliğe ve acemiliğe karşın, dil ve söylem arayışları açısından bir tavrı olduğunu düşündüğüm bir kitaptır. "Birağızdan" ise sözün ve dilin kelimesini şiirin olanaklarıyla kendini daha iyi örgütlediği, ama şiirin kendini çok gözettiği bir kitap olarak geldi. "Hatıradır, Yak Bu Fotoğrafı" epey sonra yayımlandı. Kitap, sanat hareketi sürecindeki geri çekilme, öğrenme, birikme ve yeni bir uğrağa evrilme sürecinin ürünüdür.