16 Nisan 2017 Pazar

Kendimi Nasıl Öldürebilirim

     Gayrettepe
     1. şube.
     Giriş kattan sola döndükten sonra kapıların bulunduğu koridor; çığlıkların, inlemelerin, yalvarıların, yaltaklanmaların, ihanetlerin, tüm bunlarla birlikte yiğitçe, onurla direnenlerin sesleri kapalı kapıları kırıyor, koridora oradan sis altındaki İstanbul sokaklarında yayılıyordu.
     Sorgu odalarının karşısında bir duvarın ayırdığı iki tecrit odası vardı. Duvar deliğinden geçirilen bir zincir duvarın iki yanındaki tutuklunun kollarına, kollar havada kalacak biçimde bağlanıyordu.
     Tecritte, on iki kişi kadardık. Bazılarımızı kalorifer borularına bazılarımızı ise masa bacaklarına kelepçelemişlerdi.

     Biz sürekli tecritteydik. Bizim dışımızda işkence için aşağıdan, hücrelerden getirilenleri de tekrar aşağıdaki hücrelere götürene kadar tecritte tutuyorlardı.
     Beni, bana yapılanlardan çok, hücreden getirilenlerin bütün gün süren çığlıkları ve inlemelerini dinlemek perişan ediyordu.
     Gözlerimiz, gece gündüz bağlaydı. Fakat orada kaldığımdan beri öyle bir ustalık kazanmıştım ki, gözbağımı rahatça gözlerimden kaydırabiliyor, yine aynı rahatlıkla hiç elimi kullanmadan istediğim gibi yerine oturtabiliyordum.
     Bundan öte, sorguya alınanlara neler yaptıklarını, hangi soruları sorduklarını sorguya alınanların ne karşılık verdiklerini onların yanındaymışım gibi yaşıyordum. Bilinç, hayal duvarını eritiyor, beni, işkencecilerin ve kurbanlarının bulunduğu odaya çekiyordu. Oradaymışım gibi yaşama, hissetme, duyum gelişmişti; Bir çığlık, bir inleme, bir iç çekme her şeyi açıklıyordu.