1 Temmuz 2017 Cumartesi

"ve ölüm daha büyük ve daha kırmızı olur gülden / ve sığmaz her mezara"


"Yılmaz Güney Öldü"

ylmazgneykltrvesanatfestivali52.jpg
-diye bağırıyordu gazete satıcısı çocuk.
Şehiriçi belediye otobüsü durağa vardığında, açılan kapıyla birlikte kaldırımda gazete satan çocuğun canhıraş çığlığını duyuyorum ilkin. Ankara'ya henüz iniyordu güz, Ulus'tayız. Saflarına katıldığım bir iyimserlikle, gideceğim toplantıyı düşünüyorken, gazete satıcısı çocuğun çığlığı yolumdan çeviriyor beni. Büyük bir şaşkınlık ve acıyla otobüsten iniyor, çocuğun sattığı gazeteyi alıyorum. Yerel bir gazete bu ve bu tür gazetelerin asparagasına çok yabancı değilsem de, çocuğun çığlığı, gazetenin manşeti çok inandırıcı sanki:
-Yılmaz Güney Öldü!

Bütün inanmama çabama karşın Yılmaz Güney'in 'öldüğü' haberi çok sarsıcı geliyor bana o an ama az sonra gazetedeki haberden anlıyorum ki, 'mecaz' yapılmış; 'o çirkin kralsa ben de buraların kralıyım' diyen Yumurtalık ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Yılmaz Güney'in 'sanat hayatı' bittiği kastedilmiş, bunun için de 'Yılmaz Güney Öldü' manşeti atılmışmış!
(…)